İlk insandan itibaren yaratılan tüm insanlarda karşı cinsle etkileşim içerisinde olma dürtüsü bulunmaktadır. Bireylerin yaşamlarının tamamında karşı cinsten insanlara ihtiyacı vardır ve bu ihtiyaç sonucunda bireyler karşı cinsleriyle iç içe yaşamaktadır. Bu ihtiyacın temelinde bireylerin kendi neslinin sürekliliğini sağlama bulunmaktadır.
Evlilik, eş seçiminin ardından neslin sürekliliğini sağlama isteğiyle beraber aynı zamanda bireylerin hayatını bir düzen içinde devam ettirebilmesini ve toplumsal kurallara uygun hareket etmesini sağlamaktadır. Bireylerin yaşamı hem özel hayatında hem de kariyer alanında verdiği kararlar bütünü olarak tanımlanabilir. Eş seçimi, bireylerin yaşamında tercih ettikleri olguların içinde en önemlisi olarak değerlendirilen ve karşısındaki kişinin ideal eş olduğunu belirleyen önemli bir karardır.
Eş seçiminin neden önemli olduğu konusunda, bu seçim hayattaki en önemli kararlardan biridir. Mutlu bir evlilik doğru eş seçiminin gerçekleşmesinden geçmektedir. Kişi “kiminle evleneceğim” sorusuna cevap vermeden önce hem kendini hem de evleneceği kişiyi biyolojisiyle, zihniyle, duygularıyla, sosyoekonomik durumuyla yani akla gelebilecek her şeyle tanımalıdır.
Kişilerin eş seçimi sırasında dikkat ettikleri kriterler hissedilen duyguların yanında şu şekilde sıralanabilmektedir:
Bu süreçte önemli olan bazı noktalar vardır. Kişi ilk önce kendini ne kadar tanıdığının farkında olmalıdır. Sonrasında partnerinde olumlu ve olumsuz olarak nitelendirdiği özellikleri belirlemelidir. Hissedilen duyguların bu süreçte tek başına yeterli görülmemesi gerekmektedir.
Psikoloji alanında eş seçimi konusunda geliştirilen bazı kuramlar bulunmaktadır. Bu kuramlar eş seçiminde etkili kuramlardır. Bunları 8 ayrı başlıkta toplayabiliriz.
Cinsiyet rolleri ve cinsiyet hakkındaki kalıp yargılar romantik ilişkileri ve eş seçimini büyük ölçüde etkilemektedir. Bireylerin yaşadıkları ilişki boyutunda bu ilişkinin ne şekilde ilerleyeceği ile ilgili belirgin düşünceler bulunmaktadır ve bu düşünceler toplumda yaygın olarak görülen yargılarla ilişkilendirilmiştir. Yapılan bir araştırmada partnerden üstün olma kaygısı erkeklerde %30 oranında daha yüksek bulunmuştur.
Kişinin yaşadığı toplumun kültür ve zihniyet özellikleri ortaya koyduğu bütün davranış ve tutumlarda kendisinden izler göstermektedir. Eş seçmek ve aile kurmak isteyen kişinin o zamana kadar oluşan zihniyet yapısına göre kişisel davranış ve tutumları farklılık gösterecektir. Nitekim karşısında bulunan eş adayı da kişisel farklılıkları ile birlikte, toplumsal zihniyet yapısının etkisini taşımaktadır. Dolayısıyla çiftler hem toplumun kişisel yapılarına etki etmesi hem de toplumun genel zihniyet yapısından etkilenmeleri bakımıyla farklılıklar barındırmaktadırlar.
Eş seçimi rastgele bir süreç değildir. Öyleyse, bu süreçte etkili olan faktörlerin anlaşılması gerekir. Bu düşüncelerden en fazla üzerinde durulan ise “benzerlik kuramı” olmaktadır. Bu kurama göre bireyler ırk, sosyoekonomik düzey, fiziksel çekicilik, etnik köken, din, toplumsal tercihler (tutumlar), eğitim düzeyi, aile yapısı, zekâ düzeyi ve ömür uzunluğu açısından kendilerine benzeyen bireylerle eşleşme eğiliminde olmaktadırlar. Pek çok araştırma eş seçiminde sadece eş adaylarında bulunan özelliklerin değil, bununla birlikte bireylerin evlilik olgusuna dair inançlarının da eş seçimini etkilediğini belirtmektedir.
Eş seçiminde bireylerin yaptığı bazı hatalar vardır. Eş seçiminde bulunurken kişi bu hataları yapmamaya ve biraz önce bahsettiğimiz faktörlere dikkat etmelidir. Bu hatalar bazen bilinçli olarak yapılsa da bazıları bireyin bilinçaltındaki kalıplaşmış düşüncelerle alakalı olabilir.
Bilinçli olanları şöyle sıralayabiliriz:
Bilinçaltında yatan düşüncelerde duyguların analiz edilmesi ve çocukluktan yetişkinliğe dek oluşan düşüncelerin hepsinin belirlenmesi gerekir. Bunun için de bir uzman desteği alınmalıdır. Bu bilinçaltı düşüncelerin sebep olduğu kalıpyargıları şu şekilde sıralayabiliriz:
Romantizm ve Eş Seçimi Tutum Ölçeği (REST) ölçeği 2003 yılında Cobb, Larson ve Watson tarafından geliştirilmiş ve 2011 yılında Cihan Güngör, Yılmaz ve Balcı Çelik tarafından Türkçeye uyarlanmıştır.
Bu ölçekle birlikte kişilerin partner seçim kriterlerini ortaya koymak ve evlenme ile ilgili görüşlerini incelemek amaçlanmıştır. Ölçek 5’li Likert tipinde olup verilen her bir ifade için katılma düzeyi 1 puan (kesinlikle katılmıyorum) ile 5 puan (kesinlikle katılıyorum) arasında derecelendirilmiştir.
Ölçekte 7 alt boyut bulunmaktadır. Bunlar; yalnız ve tek doğru, aşk yeterli, beraber yaşama, tam güven, idealleştirme, çaba göstermeme, zıt kutuplar boyutlarıdır.