Korku ve kaygı insanlar için kaçınılmazdır ve gelişimin birer parçalarıdır. Genellikle, bu duyguyu yaşayanlar için hoş olmayan bir durum gibi algılarlar, ancak bu duygu bireyin gelişimini destekler . Özellikle çocuklar, kaygı yaratan durumlarla baş ederek gelecekteki güçlüklerle baş etme becerisi geliştirirler.
Hiçbir şeyden korkmamak hiçbir şeye kaygı duymuyor olmak riskli bir durumdur. Bir çocuk için uyum becerisinin ve baş etme becerisinin güçlenmesi için kaygıyı da korkuyu da yaşamış olmaları gerekmektedir. Bazı noktalarda çocuklar destek arayabilirler.Genelde, çocuk güvenebileceği bir kişiyle bağ kurarak bu durumu sonlandırır. Bu durum ve bu durumla baş etmek için ebeveynlere büyük bir iş düşmektedir.
Kaygı Bozukluğu Olan Çocuğa Nasıl Davranmalıdır?
Öncelikle, kaygı bozukluğu olan çocuk kaygı ve korkularını ifade etmelidir. Çoğu aile, “bunda korkulacak bir şey yok” veya “bunda ağlanacak bir şey yok” gibi ifadeler kullanır. Bu tür söylemler, kaygıyı ve korkuyu artırır. Unutmayın, bu durum sizin yaşınız için korkutucu olmayabilir; ancak, çocuk için kaygı kaynağı olur.Bu nedenle, çocuğunuzu anlamaya çalışın ve duygularını yansıtın. Biz büyükler anlaşıldığımızda rahatlıyoruz; çocuklar da kendilerini anlayan birini gördüğünde daha güvende hissederler. Çocuk kaygısı geçmese bile, “beni anlıyorsunuz” diyebilir.Önemli olan, kaygı ve korkusunu anlayarak, anladığınızı hissettirerek geçmesine yardımcı olmaktır.
Çocuklarda neden-sonuç bağlantısı eksik olduğu için 9 ay ile 2 yaş arasında korku yoğun yaşanır. Bu dönemde çocuğunuza bir yere giderken yalan söylememelisiniz. Örneğin, işe giderken çöp atıp geleceğim demekten kaçınmalısınız.Bu tür yalanlar, çocuğun size olan güvenini sarsar ve güven sorunları yaratır.
Her aile, çocuklarının kaygılarını anlamalı ve bu kaygıların zamanla geçeceğini vurgulamalıdır. Ayrıca, kişisel kaygıları çocuğa yansıtmaktan kaçınılmalıdır. Ev içinde, çocuğun bağımlı olmasını engellemeli ve kendi başına etkinlikler yapmasını teşvik etmelidir.
Okul korkusu ya da aileden ayrılma kaygısı varsa, çocuğun okul alışverişini birlikte yapmalısınız. Öğretmenler bu süreçte duyarlı olmalı ve her çocuğun farklı olduğunu unutmamalıdır. Çocuğun sıkıntısını sormalı ve ona nasıl yardımcı olacağınızı açıklamalısınız. Katı tutumlar kaygıyı artırır; bu yüzden öğretmenler çocuğa destek ve önem göstermelidir.
Son olarak, okul korkusu 3-5 yaş döneminde yaygındır ve bu durum doğaldır. Anne-çocuk ilişkisi, çocuğun okul dönemindeki uyum sorunlarını çözer.
Kaygılı Çocuğa Yaklaşım
Bu çocuklar, anneden ayrılmak istemez ve dünyaya karşı güvensiz bir tutum sergilerler.Yabancılara yaklaşmaktan hoşlanmazlar. Yuva ya da kreşe başlayan çocuk korkmaya başlar. Hayali kahramanlardan, canavarlardan korkan çocuk, 6 yaş sonrası gerçek şeylerden korkmaya başlar. Bu dönemde ölüm kavramını merak eder ve ondan korkmaya başlarlar. Annesiz kalmak en büyük korkularıdır. Anne-çocuk ilişkisi okul öncesi dönemde sağlıklı kurulursa, çocuğun korku ve kaygıları olumlu değişir.