Bazen niye kızdığımız bile net olmayabilir. Olur olmadık, basit şeylere kızarız ve çok basit şeyler bile bize batmaya başlar böylelikle sinirimizi de bozar. Niye bu kadar öfkelenmeye başladığınızı düşünün niye artık dayanama gücünüz azaldı, katlanmamaya başladınız hiç bir şeye… O zaman ilk önce kendinizi keşfetmeniz önemli oluyor. Öfkenizin kaynağını bulup çözümlemek en etkili yöntemlerden biridir. İzmir öfke kontrolü psikolog arıyorsanız özel uzman klinik psikologlarımız yanınızda. Öfke kontrol bozukluğu bazı kişilerde ciddi sorundur. Budoğal bir duygudur, kendinizi daha sakin ve kontrol edilebilir seviyelerde nasıl tutabilirsiniz ve kendinizi nasıl kontrol edebilirsiniz konularında çözümler bulmayı amaçlıyoruz.
Öfke patlamaları çoğunlukla başka psikolojik sorunların bir dışa vurumudur. Kişiler öfkelendiği konu aslında eşi değildir, çocukluğu geçmişi birikmiştir. Yani aslında bu duygunun altında bir çok sorun, travmalar, ailesel ve çocukluk, iş hayatı ve bıkmışlığın bir ifadesidir.
Öfke duygusunu kişiler genel olarak düşmanlık ve saldırganlık duygularıyla benzetilmektedir. Fakat genel olarak düşmanlık ve saldırganlıktan daha basit düzeyde olmaktadır. Böylelikle yoğunluğu daha hafif ve geçici bir duygu durumudur. Düşmanlık ise daha uzun süreli negatif bir duyguyu barındırmak olarak düşünülmelidir. Saldırganlık ise birine ya da başka insanlara o anlık ya da düşünülerek zarar vermeye yönelik bir duygu yaşanmasıdır. Saldırganlık aynı zamanda öfkenin dışa dönük bir ifade şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
İzmir öfke kontrol merkezi devlet hastanesi arıyorsanız, psikiyatristler var. İzmirdeki devlet Hastanelerinde psikiyatristler öfke kontrolü ilaç yazarlar.
Bir diğer varsayım da ise öfkenin ortaya çıkmasında iki temel sebep ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi bireyin kendisi, ikincisi ise karşısındaki birey(ler)in onda yarattığı duygulardan oluşmaktadır. Nedenleri ister bireyin kendisinden kaynaklansın ister karşısındaki bireyden, özenle üzerinde durulması ve derinlerde yatan problemlerin çözülmesi gereken bir duygudur.
Bağırarak, yastık yumruklayarak ve ya köpükten sopalarla sağa sola vurarak, öfke ile baş edilebilir.
Her zaman yaşanılan anda ifade edilmelidir.
Kadınlar her zaman erkeklerden daha az bu duyguyu yaşar.
Bazı insanlar hiç yaşamazlar.
Başka duyguların yaşanmasıyla oluşan ikincil bir duygudur.
TV’de izlediğimiz şiddet, spor ve ya rekabet unsuru içeren durumlar aracılığı ile öfkemizi boşaltabiliriz.
Saldırganlık insanın içgüdüsel bir davranışı olarak ortaya çıkar.
Öfke her zaman yıkıcı, istenmeyen ve yaşanmaması gereken bir duygudur.
Öfkenin sözel olarak ifade edilmesi her zaman arzu edilmez ve farklı yollar istenilir.
Öfke bir davranış tarzı değil, fizyolojik öğeleri olan diğer duygular gibi normal bir duygudur.insana özgü evrensel bir duygudur.
Öfkenin boşaltılması, sadece sorunun çözümü için problemin zemin hazırlaması açısından önemlidir.
Duyguların saldırganca ifade edilmesi çözüme değil daha fazla saldırgan davranışa yol açar.
Öfke “buharı tüten bir çaydanlık” değildir birikip patlamalar yaşamaz.
Öfkenin hedefi çoğu zaman yabancı kişiler değil, yakın tanıdıklarımızdır.
Kronik düşmanlık kalp krizi riskini arttırır ve kişiye zarar verir.
Öfke ile başa çıkmanın en sağlıklı yolu onu yaşarken daha az zarar verecek bir duruma gelmesidir.
Siz de kızgınlığa yol açan insanları, olayları tamamen ortadan kaldıramazsınız; onlardan kaçamazsınız ya da onlarda değişim sağlayamazsınız. Yapabileceğiniz tek şey bu insanlar ya da olaylar karşısında sizin gösterdiğiniz içsel ve dışsal tepkilerinizi kontrol edebilmek, onları yıkıcı değil yapıcı bir şekilde ortaya koymaktır.
Öfke duygularıyla başa çıkmak için bilinçli ya da fark etmeden bazı yollar deneriz. Bunlar;
Öfkeyi saldırganlıkla değil de sözel olarak ifade etmek, bunlar içinde en sağlıklı ifade etme biçimidir. Bunu yapabilmek için, istediklerimizin ne olduğunu fark etmeli, bunları açık ve karşımızdakini incitmeyecek bir şekilde aktarmaya çalışmalıyız.
İkinci yol, öfkeyi içimizde bastırmaktır. Kızgınlığınızı tutup, onu düşünmemeye çalışıyor ve dikkatinizi daha olumlu bir şeylere yönlendiriyorsanız, bu yolu deniyorsunuzdur. Bu bazen işe yarasa da sürekli olarak bu yolu kullanmak, çok sağlıklı bir çözüm yolu değildir. Eğer kızgınlık doğru bir biçimde ifade edilemezse, bir süre sonra bu duygu kişinin kendisine döner ve yüksek tansiyon, psikosomatik rahatsızlıklar (ülserler, alerjiler vb.) ya da depresyon gibi biyolojik ya da psikolojik sorunlara neden olabilir.
Öfke yaşadığınızda kendinizi sakinleştirmeye çalışmak ise üçüncü bir yoldur. Nefes alıp verişlerinizi, kalp atış hızınızı kontrol ederek, kendinizi fizyolojik olarak sakinleştirip, içinizdeki öfke duygusuyla baş edebilirsiniz.
Yoğun olarak yaşanan ve ifade edilmeyen, kişide biriken öfke hem bireyin enerjisini tüketmekte hem de davranışlarını kontrol etmesini zorlamaktadır.
Yaşanan öfke sonucunda ortaya çıkan gücenme duygusu iletişimi olumsuz etkilemekte ve kişiler arası ilişkilerde problem yaşanmasına neden olur.
Etkin bir şekilde çözülmeyen sorun da kişide sosyal geri çekilme gibi durumlarla karşılaşmasına neden olur.
Bastırılarak içe atılan ve çözüme kavuşmayan öfke psikosomatik hastalıklar, depresyon gibi etkileri görülmektedir.
Yaşanan öfke, pasif-saldırgan davranışlar ve saldırgan davranışlarla kendini gösterir. Öfkenin ifadesi kültürel, ailevi ve bireysel faktörlere göre değişir.
Duyguların ortaya çıkması ve bunların davranışa dönüşmesi bireyin içinde bulunduğu kültüre bağlıdır. Öfke kontrol terapisi İzmir psikolog için bizi arayabilirsiniz.
Öfkemiz karşımızdakinin bir davranışıyla ilgiliyse kullandığımız ifadeler gerçekte “sen dili” adı verilen ve saldırganlık niteliği taşıyan ifadelerden oluşmaktadır. “Peki ama, öfkemi nasıl dile getireceğim?” diye düşünüyorsanız en sağlıklı yöntem ben dilini kullanmaktır.
Ben dili: Ben dili, bireyin karşılaştığı durum ya da davranış karşısında bireysel tepkisini duygu ve düşüncelerle kendini anlatmasına yarayan ifade etme biçimidir. Duygu ve düşüncelerimizi karşıdakini örselemeden içtenlik belirten sözcüklerle aktarır. Ben dili bireyin kendisi ile ilgili yaşadığı mesajlardan oluşmaktadır. Başkaları hakkındaki değerlendirme ve yorumlarımızı değil, kendi yaşadığımız duyguları anlatır.
Duyguların ifade edilmesi bir çok farklılık yaratır. İnançlar ve değerler farklıdır, ama duygular evrenseldir ve benzerlik gösterir. Duyguları “ben” diliyle ifade etmek, karşıdakinin sorumluluğunu fark etmesini sağlar ve anlaşılmayı kolaylaştırır. “Ben” dili, bencillikten ziyade saldırganlığa yol açmaz; saldırgan ifadeler ise savunmaya neden olur ve iletişimi bozar. Ben dili dürüstçe kendini ifade etmenin en etkili yollarından biridir.
UNUTMAYIN!
One Comment
Selektif Mutizm & Seçici Konuşmamazlık Nedir ? | Ege Pozitif Psikoloji
Aralık 15, 2020[…] genel olarak yaşamlarının erken dönemlerinden beri ayrılma anksiyetelerinin bulunduğu, öfke nöbetleri ve ağlama krizleri geçirdikleri, uyku düzenlerinde sıkıntılar yaşadığı ve utangaç bir […]