Cinsellik duygu, düşünce (bilişsel boyut) ve davranışın birbirleriyle temas halinde olduğu bir süreçtir. Düşünsel olarak birey, geçmiş, bugün ve gelecek ekseninde cinsellikle ilgili bazı algılara sahiptir. Bu algıların oluşturduğu korkular, endişeler vb. cinsel yaşamı etkiler. Duygusal boyutta ise sevgi, güven gibi faktörler rol oynar. Son olarak ise davranışsal boyutu ele alalım. Bu durumda dokunma, okşama, öpme, fiziksel ilişkiler, temas ve sarılma gibi faktörler devreye girer. Bu bağlamda cinsel işlevsellik, duygu, düşünce ve davranışın birbirleriyle ilişkisi bağlamında değerlendirilmelidir. Cinsellik, bireyin yaşamı boyunca farklı biçimleriyle tecrübe ettiği, sadece genital organlarla ilgili değil, insanın tüm kişilik özelliklerini yansıtan ve yaşamını bütünleyen önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.
Cinsellik multidisipliner bir biçimde ele alınmalıdır. Bu bağlamda cinsel yaşama ket vuran unsurlar şunlardır. Psikolojik, biyolojik, sosyal, ekonomik, kültürel, tarihsel, ahlaki – etik faktörler…
Cinsel tepki süreci beş evreden oluşur: Uyarılma, plato, orgazm, çözülme ve istek. Günümüz ruh sağlığı uzmanları, birbirleriyle bağlantılı ancak anatomik ve nörofizyolojik açıdan belirgin bir biçimde ayrılan istek, uyarılma, orgazm ve çözülme evrelerini cinsel yanıt süreci olarak kabul etmektedir (Çavaş, 2008). Biz bu yazımızda cinsel tepki süreçlerinden orgazm olgusunu kadınlar özelinde ele alacağız.
Kadınlarda orgazm, vajinayı saran pelvik kasların istemsiz ve ritmik olarak harekete geçtiği, bilinci uyaran, geçici ve kompleks bir zevk duyma durumudur. Bunu mutluluk ve tatmin hisleri izler. Kadınlarda orgazm bozukluğunda tanı koymak zordur. Orgazm bozukluğu tanısının konması, genel ruhsal değerlendirme ve kişinin ilişkilerinin ve cinselliğinin bütün olarak değerlendirilmesi ile mümkündür. Kadınlarda orgazm olamama gibi cinsel işlev bozuklukları psikolojik ve fizyolojik etkenlerden kaynaklanır.
Psikolojik olarak ele aldığımızda “maskelenmiş bozukluklar” olarak değerlendirilen; anksiyete, depresyon vb. problemler, orgazma ulaşmayı engelleyen faktörler olarak gösterilebilir. DSM 4’ göre orgazm bozukluğu, “olağan bir cinsel uyarılma evresinden sonra orgazmın sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde gecikmesi ya da hiç olmaması” şeklinde kendini gösterir. Kendi cinsel deneyimlerinden hareketle uyarılma noktaları ve süreleri hakkında farkındalık kazanmış kadınlar orgazma ulaşmayı öğrenmiştir. Bu yetiyi kazanan bir kadın travmatik bir deneyim yaşamadığı sürece orgazma ulaşmayı başarır. Erken dönem travmatik yaşantıları ise kadınlarda orgazm bozukluğunun en bilinen nedenlerindendir. Cinsel fobiler kapsamında ele aldığımızda, toplum tarafından kanıksanmış yanlış inançlardan kaynaklanan korkular cinsel doyumu etkiler. Penise, sperme dokunamama, fiziksel uzaklaşma gibi davranış örüntüleri yaygındır.
Kadınlar için bazen sadece cinsel tatmin yeterlidir, orgazm olmamak bir sorun teşkil etmez. Fakat karşı taraf için bir sorun haline gelir. Partner cinsel yaşantısının kalitesini ve yeterliliğini orgazm üzerinden yorumlar. Bu durum zamanla kadın için baskı unsuru haline gelir ve “orgazm taklidi” dediğimiz duruma yol açar. Dove ve Wiederman (2000), 74 genç kadının bilişsel dikkat dağınıklıklarını ve cinselliklerini incelemişlerdir. Ayrıca cinsel ilişki sırasında bilişsel dikkat dağınıklığı bildiren kadınlar beraberinde daha az cinsel saygı, cinsel doyum ve daha çok orgazm taklidi bildirmişlerdir. Özellikle kadının karşı tarafın memnuniyetini sağlamak için harcadığı bilişsel çaba kendi cinsel tatminini olumsuz olarak etkiler. Ardından odağı partnerine kaydırarak orgazm taklidi dediğimiz yönteme başvurur.
Benlik saygısı da orgazmın dinamiklerinden birisidir. Benlik saygısı, fiziksel görünüm ve beden imajının kişisel algılarına bağlıdır. Fiziksel memnuniyetsizlik benlik saygısını doğrudan etkiler. Bu durum cinselliğe de akseder. Kendini yetersiz bulan kadın cinsel ilişkilerden kendini uzak tutar. Cinsel haz almayı kendine çok görür. Böyle bir durumda kadın, orgazma ulaşmanın önüne bilişsel engeller koyar.
Orgazm bozukluğu ve bilişsel/duygusal faktörler arasında sıkı bir ilişki vardır. Bilişsel şemalar ve otomatik düşünceler cinsel ilişkiyi büyük oranda etkiler. Olumsuz tecrübeler kadınlarda cinsel yetersizlik gibi şemalar oluşturur.
Bir ruh sağlığı uzmanı ile birlikte orgazm bozukluğunun alt nedenlerini keşfedebilir, size uygun bir terapi yöntemiyle birlikte mutlu ve tatminkar bir cinsel yaşama ulaşabilirsiniz.
Orgazm bozukluğuyla başa çıkmak için olan adımlardan biri, bir cinsel terapist ile işbirliği yapmaktır. Uzmanlar, orgazm bozukluğunun altında yatan bilişsel ve duygusal faktörleri keşfetmek için bireysel terapi seansları düzenleyebilirler. Bu süreçte, kişinin cinsellikle ilgili olumsuz deneyimlerinin etkileri üzerine odaklanır. Olumsuz şemaların nasıl değiştirilebileceği konusunda destek sağlanır. Ayrıca, terapistler, kişinin otomatik düşüncelerini tanımlamasına ve bunları yeniden yapılandırmasına yardımcı olabilirler. Bu sayede, kişi, daha olumlu bir cinsel kimlik geliştirir. Ayrıca tatmin edici bir cinsel yaşama adım atar.
Ege Pozitif Psikoloji, bireylerin karşılaştığı psikolojik sorunlara özel çözümler sunmak için uzman görüşleri ve çalışmalarını bir araya getirir. Her bireyin ihtiyaçlarına uygun terapiler ve danışmanlık hizmetleri sunar. Bize ulaşarak randevu talebinde bulunmak ve size uygun bir uzmanla görüşme ayarlamak için tıklayınız.